mehdi nin çıkış alametleri sizi çok şaşırtacak
Hz. Mehdi'nin çıkış alameti olarak söylenmesi, onun çok garip ve olağanüstü bir alamet şeklinde çıkmasını gerektirmez. Önemli olan bu ateşin, hadiste tarif edilen ateşin özelliklerine uygun olarak çıkmasıdır. Bu ateşi tanımak ve tespit edebilmek için yapılacak ilk iş, özelliklerinin ortaya çıkartılmasıdır.
Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi döneminde gerçekleşecek olan bu bolluk ve zenginliği hadislerinde şöyle haber vermektedir: Ümmetimden Mehdi çıkacaktır. Allahü Teala Hazretleri, insanları zengin kılmak için onu gönderecektir. O zaman ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde ve arzın nebatatı çok fazla olacak, Hz.
EzgiÇelenlioğlu, Adnan Oktar davasının etkin pişman sanıklarından Çağla Çelenlioğlu’nun kız kardeşidir. Çağla Çelenlioğlu, Adnan Oktar’ın arkadaş grubunda son derece mutlu, neşeli, rahat ve varlık içinde yaşarken hiçbir suçu olmadığı halde, bir anda yaşamakta olduğu hayatın tam aksi bir ortam olan cezaevi gibi çok zorlu, ürkütücü bir ortama girmiştir
HzMehdi'nin Çıkış Alametleri ve ASHAB-I KEHF'in Ona Yardımı! (Mutlaka İzleyin)mehdi aleyhisselam alametlerimehdi aleyhisselam istanbulmehdi aleyhisselamın g
Nitekim yaşadığımız yıllarda yeryüzünde meydana gelen kargaşa, zulüm, terör ve savaş ortamı, fitneler, kıtlıklar ve depremler Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışının alametlerindendir. Elinizdeki kitapçık iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametleri”ne yer verilmiştir. İkinci
my stupid boss 2 full movie lk21. ÂLEM ZUHURUN EŞİĞİNDE Geçen bölümlerde 12. imamın gaybet felsefesi hakkında açıklamalarda bulunmuş ve Allah’ın son hüccetinin gaybete çekildiğini belirtmiştik. Zuhur ortamı hazır olunca ortaya çıkacak ve dünyayı hidayet nuruyla aydınlatacaktır. İnsanlar, İmam Mehdi’nin gaybet döneminde onun zuhurunu çabuklaştıracak ve şartlarını hazırlayacak bir şekilde güzel ameller yapabilirlerdi. Fakat şeytana ve nefse uymaları, Kuran-ı Kerim’in sahih terbiyesinden uzaklaşıp ve Masum imamın velayetini kabul etmeyerek yanlış yollara saptılar. Gün geçtikçe de zulmü dünyada daha da yaygınlaştırdılar. Böyle bir tercih ile kendileri için çok kötü bir akıbet hazırlamış oldular. Zulüm, fesat, yolsuzluk, dayatma, korku, kargaşa, entrika, ahlaki ve ruhi emniyetsizliklerle dolu, toplumsal maneviyattan, temizlikten, iyilikten uzak tecavüz, zayıfları ve elleri altındaki insanları ezmekle meşgul olan bir dünya yaratmak, insanların gaybet dönemindeki ürünleri oldu. Bu acı gerçek ve üzücü tablo, asırlar önce masumlar tarafından haber verilmiştir. İmam Sadık bu konuda dostlarından birine şöyle buyurmuştur “Zulmün ve haksızlığın yaygınlaştığını, Kuran’ın unutulduğunu, nefsi isteklere göre tefsir edildiğini, batıl ehlinin hak ehlinden öne geçtiğini, imanlı insanların sessiz kalmayı tercih ettiklerini, akrabalık ilişkilerinin kesildiğini, dalkavukluğun çoğaldığını, hak yolun yolcusuz kaldığını, şer yollarının dolduğunu, helâlın haram, haramların caiz sayıldığını, büyük sermayelerin Allah’ın gazap ettiği işlerde harcandığını, devlet memurları arasında rüşvet almanın yaygınlaştığını, eğlencelerin çoğalıp önü alınamayacak kadar revaçta olduğunu, Kuran hakikatlerine kulak asmanın insanlara ağır fakat batıl şeyleri dinlemenin hoş geldiğini, insanların Allah dışındaki şeyler için Hacca gittiklerini, insanların kalplerinin katılaştığını gördüğün zaman; bir kimse iyiliği emredip kötülükten sakındırdığında “Bu senin işin değil” diyerek karşı çıkıldığını ve her yıl yeni yeni fesatlar-günahlar ve bidatlerin çıktığını gördüğün zaman kendine dikkat et. Allah’tan böyle çirkin bir ortamdan seni kurtarmasını iste Çünkü zuhur yakındır.[1] Elbette bu kara tablo, zuhurdan önceki dönemin genel halidir. Çünkü bu dönem içinde ilahi ahdine sadık kalan birçok dindar insan da vardır. Bu mümin insanlar inançlarına değer verip, fesat ortamında eriyip gitmezler. Kendi alın yazılarını diğerlerinin çirkin sonlarına bağlamazlar. Bunlar, Allah’ın en iyi kulları, nur imamlarının Şialarıdırlar. Rivayetlerde bu insanlardan övgüyle bahsedilmiştir. Bu insanlar hem kendileri temiz yaşar, hem diğerlerini de temiz ve dürüst yaşamaya davet ederler. Çünkü onlar, iyilikleri yaygınlaştırıp imanlı bir ortam yaratarak imam-ı Zaman’ın zuhurunu çabuklaştırabileceklerini ve İmam Mehdi’nin hükümetinin alt yapısını oluşturabilecekleri bilinci içerisindedirler. Zira kötülüklere karşı kıyam etmek, vaat edilen kurtarıcının birçok yardımcıya sahip olduğu zaman mümkündür. Bu düşünce şekli “Fesat ortamını yaygınlaştırarak İmamın zuhurunu çabuklaştırmak gerekir.” şeklinde inanan kişilerin düşüncelerinin tam aksinedir. Fesatların çoğalarak zuhur ortamının alt yapısının hazırlanması için, imanlı insanların; çirkinlikler ve fesatlar karşısında sessiz kalmaları kabul edilebilecek bir durum değildir. Acaba iyilikleri ve faziletleri yaygınlaştırarak İmam Mehdi’nin zuhurunu çabuklaştırmak mümkün değil midir? İyiliği emredip kötülükten sakındırmak her Müslüman’ın yapması gereken kesin bir farzdır. Hiçbir zaman ve mekânda farz amelin yerine getirilmemesine göz yumulamaz.[2] Bundan dolayı, zuhurun çabuk olması için zulmü ve fesadı yaygınlaştırmanın doğru olduğu nasıl düşünülebilir? Peygamber şöyle buyurmaktadır “Bu ümmetin sonunda ahır zamanında bir grup gelecektir ki onların mükâfatı ve sevabı, İslam’ın ilk zamanlarındaki Müslümanlar gibidir. İyiliği emredip kötülükten sakındırır ve fitne ehli ile savaşırlar.”[3] Birçok rivayette yeryüzünün zulüm ve fesat ile dolacağı bildirilmiştir. Bu, bütün insanların zalim olacağı anlamına gelmez. Allah yolunda yaşayan insanların daima var olacak, fazilet, takva ve iman ıtırının kokusu her zaman hissedilecektir. Bundan dolayı, dünya zuhurdan önce acı bir dönem yaşayacak olsa da, tatlı zuhur ile de son bulacaktır. Günümüz dünyası, fesat ve zulüm zamanı olabilir. Fakat temiz ve iyi yaşayarak diğer insanları da bu yola davet etmek Muhammed’in soyundan gelecek olan Kaim’in zuhurunu bekleyenlerin vazifesidir. İman ve takvayla yaşayıp ve bu değerleri yaşatmanın, Mehdi’nin a,f zuhurundaki etkisi inkâr edilemez. Bu bölümü İmam Mehdi’den nakledilen hadis ile bitiriyoruz “Şialarımızdan beklemediğimiz ve beğenmediğimiz amellerinden bize ulaşan şeyler dışında hiçbir şey bizi onlardan ayırmamıştır.”[4] ZUHURUN ALT YAPILARI VE NİŞANELERİ İmam Mehdi’nin zuhurunun gerçekleşebilmesinin bir takım şartları ve nişaneleri vardır. Bunlara zuhurun alt yapıları ve alametleri denilmektedir. Alt yapının ve alametin bazı farklılıkları vardır. Alt yapı, zuhurun gerçekleşmesinde gerçek manada çok etkilidir. Çünkü alt yapı oluştuğu takdirde zuhur gerçekleşecektir. Aksi takdirde zuhur gerçekleşmeyecektir. Alametlerin ise zuhurun gerçekleşmesinde bir rolü yoktur. Alametler, sadece zuhurun özünü ya da yakınlığını veyahut uzaklığını anlamamıza yardımcı olurlar. Bu farkı göz önünde bulundurursak alt yapıların alametlerden daha önemli olduklarını anlarız. Bundan dolayı alametlerden daha çok zuhurun alt yapılarına önem vermemiz gerekir. Gücümüz yettiğince alt yapılar ve şartların oluşması için çalışmalıyız. Bu bakımdan, biz de önce zuhurun alt yapılarını ve şartlarını açıklayacağız. Son bölümde de kısaca zuhur alametlerine değineceğiz. Zuhurun Altyapıları Dünyadaki bütün oluşumlar, şartları ve alt yapıları oluştuktan sonra gerçekleşmiştir. Alt yapısı oluşmadan bir oluşumun oluşması olanaksızdır. Her suyun ve havanın, her türlü bitkiyi yeşertecek özelliklere sahip olması mümkün değildir. Aynı şekilde her toprak ve zemin de her türlü tohumu yeşertecek elverişli ortama sahip olmayabilir. Tarlasından iyi mahsul almak isteyen bir çiftçinin, gerekli olan bütün işleri en iyi şekilde yerine getirip engelleri ortadan kaldırması gerekir. Bu yüzden, her inkılâp ve her toplumsal olay, camianın alt yapısına ve şartlarına bağlıdır. Nitekim İran İslam Cumhuriyeti, alt yapının oluşmasından sonra zafere ulaşmıştır. Dünyanın en büyük kıyamı olan İmam Mehdi’nin evrensel kıyamı da bu durumdan istisna değildir. Alt yapılar ve şartlar oluşmadıkça kıyam gerçekleşmez. Bu konuları hatırlatmamızdan maksadımız İmam Mehdi’nin kıyamının, dünyaya hâkim olan ilahi kanunlardan istisna edilmediğini ve imamın ıslahçı hareketinin sebepsiz sıradan faktörlerle değil de mucize ile gerçekleşeceği düşüncesinin yanlış bir düşünce olduğunu anlatmaktır. Kuran ve masum önderlerin öğretilerine göre ilahi sünnet gereğince âlemdeki bütün işler, normal seyrinde sebepler ve illetler doğrultusunda gerçekleşmektedir. İmam Sadık şöyle buyurmaktadır “Allah, işlerin sebepsiz olmasını yasaklamıştır.”[5] Adamın biri, imama şöyle arz etti “insanlardan bazıları şöyle diyorlar Mehdi kıyam ettiğinde işler onun istediği gibi olacaktır.” İmam şöyle buyurdu “Kesinlikle böyle değildir. Canım elinde olan Allah’a andolsun ki, eğer işler kendiliğinden düzelecek olsaydı Resulullah için kendiliğinden düzelirdi.”[6] Elbette yukarıda anlattığımız sözler, İmam Mehdi’nin evrensel kıyamında gizli yardımların olmayacağı anlamına gelmez. Maksat, ilahi gizli yardımların yanı sıra zuhur için normal bilinen şartların ve altyapıların oluşması da gerekir. Bu önsözden sonra sıra zuhurun alt yapılarını tanımaya gelir. Sonra da onları gerçekleştirmek için adım atmalıyız. İmam Mehdi’nin evrensel kıyamının gerçekleşmesi için dört önemli alt yapının oluşmasına ihtiyaç vardır. Bunların her birini tek tek inceleyeceğiz a- Plan Ve Program Her yenilikçi hareket ve kıyamın iki programa ihtiyacı vardır 1- Yapılandırılmış kuvvetlerle olumsuzluklara karşı koymak için genel bir programın olması. 2- Eksiksiz ve uygun kanunların olması. Bu kanunlar, camianın bütün ihtiyaçlarını karşılamalı, adil bir hükümet düzeninde bütün bireysel ve toplumsal hakların uygulanmasını garanti etmelidir. Aynı zamanda adalet çalışmalarını ilerletmeli ve toplumu arzu edilen başarılara ulaşmada yönlendirmelidir. Halis İslam dini olan Kuran-ı Kerim öğretileri ve masumların sünnetleri, İmam-ı Asr’ın elinde bir bütün kanun ve program olarak bulunmaktadır. Hazret bu ebedi ve ilahi ferman doğrultusunda hareket etmektedir.[7] Kuran-ı Kerim insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap vermek üzere yüce Allah tarafından nazil edilmiştir. Bundan dolayı onun evrensel inkılâbı, yönetim açısından eşsiz dayanağı olan bir kanuna ve bir programa sahiptir. Hiçbir hareket ve ıslahçı akım ile kıyas edilemez. İddiamızın şahidi şudur Günümüz dünyasında var olan beşeri kanunların hepsinin zayıf ve yetersiz olduğu tecrübelerle ispatlanmıştır. Artık insanlar dünyanın ilahi kanunlarla yönetilmesini kabul etmektedirler. Amerikalı siyasal danışman olan Alvin Tafler krizlerin aşılabilmesi ve dünya toplumunun ıslah edilmesi için “Üçüncü Akım”[8] görüşünü ortaya atmıştır. Bununla birlikte ilginç itiraflarda da bulunmaktadır “Batı toplumunun yüz yüze olduğu zorlukları sıralayacak olursak sonuna ulaşamayız. Çağdaş sanayi medeniyetlerinin arka arkaya çöktüğünü ve beceriksizlik hortumunun içine sürüklendiğini görmekteyiz. Aynı zamanda ahlaki çöküşün pis kokusu da insanı çok rahatsız etmektedir. Neticede rahatsızlık dalgaları ve ortamın değişmesi için baskıların artması üst üste yığılmıştır. Bu baskılar için yüzlerce çözüm yolları sunulmuştur. Mükemmel ve inkılâpçı oldukları iddia edilen projeler çizilmiş ve programlar hazırlanmıştır. Fakat sorunları çözmek için defalarca hazırlanan yeni kanunlar, programlar ve verilen emirler zorlukların musibetini artırmış, acizlik ve ümitsizlik hissini alevlendirmiştir. Hiçbir faydası ve tesiri olmamıştır. Bu duygu, bütün demokratik düzenler için tehlikedir. Romanlarda anlatılan beyaz atlı kurtarıcıya duyulan ihtiyacı günden güne arttırmıştır.”[9] b. Rehberlik Bütün kıyamlarda, rehbere olan ihtiyaç kıyamın ilk gereksinimlerinden sayılmaktadır. Kıyam ne kadar geniş ve büyük hedefler peşinde olursa, aynı oranda da güçlü ve hedeflere uygun bir rehberliğe daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Zulüm ve baskı karşısında durmak, yeryüzünde adil ve eşitlik ilkeleri üzere hükmetmek için doğru ve sağlam bir şekilde yöneticilik yapan bilinçli, akıllı, güçlü ve şefkatli bir rehberin varlığı inkılâbın temelini oluşturur. Büyük kıyam rehberi unvanıyla enbiyaların ve vasilerin ümidi olan Hz. Mehdi yaşıyor ve her yerde hazırdır. O yeryüzünde gayb âlemiyle irtibatı olan tek rehberdir. Bütün varlıkların irtibatından tam olarak haberdardır. Kendi zamanındaki insanların en bilgini ve üstünüdür. Peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır “Biliniz ki, Mehdi bütün ilimlerin varisidir. Bütün ilimleri bilmektedir .”[10] O, bütün tutsaklık zincirlerinden ve bağlarından kurtulmuş tek rehberdir. Sadece Allah’ın hoşnutluğunu düşünmektedir. Bundan dolayı evrensel kıyam, rehberlik açısından en güzel şartlara sahiptir. c- Yardımcılar Zuhurun gerçekleşmesi için lazım olan şart ve ortamlardan biri de, kıyamı destekleyecek ve evrensel hükümetin işlerini yerine getirecek liyakatli yardımcıların olmasıdır. Evrensel kıyam ilahi rehberin önderliğinde gerçekleşecektir. Dolayısıyla ona uygun dostlara ve yardımcılara ihtiyaç vardır. Dost ve yardımcı olduğunu iddia eden herkesin bu meydana girmesine izin verilmez. Bu konuda aşağıdaki nakledeceğimiz olay üzerinde düşünerek çok dikkat etmenizi istiyoruz İmam Sadık’ın Şialarından olan Sehl b. Hasan Horasani, bir gün hazreti Sadık’a şöyle arz etti “Yüz bin kılıç sallayan Şia’ya sahip olmanıza rağmen, hakkınız olan hükümeti ele geçirmenize engel olan şey nedir? İmam içi ateşle dolu bir tandır hazırlamalarını emretti. Tandırdan alevler yükselmeye başlayınca İmam Sehl’e; “Ey Horasanlı! Kalk ve tandırın içine otur.” Buyurdu, Sehl, imamın ona öfkelendiğini zannederek özür dilemeye başladı “Efendim! Beni bağışlayın. Bana ateşle işkence etmeyin!” dedi. İmam “Seni bağışladım.” diye buyurdu. Bu esnada imamın gerçek Şialarından olan Harun Mekkî selam verip içeri girdi. İmam Sadık selamın cevabını verdikten ve hiçbir açıklama yapmadan, ona alevlenmiş tandırın içine girmesini emretti. Harun Mekkî hiç düşünmeden ve soru sormadan tandırın içine girip oturdu. Bu esnada İmam Sadık Horasanlı adam ile sohbet etmeye başladı. İmam sanki Horasanı görmüş gibi Horasan’ı ona anlatmaya başladı. Bir süre sonra da Sehl’e; “Ey Horasanlı! Kalk ve tandırın içine bak diye buyurdu.” Sehl kalkıp tandırın içine bakınca, Harun’un ateşin içinde oturduğunu gördü! İmam “Horasan’da Harun benzer kaç tane Şia tanıyorsun?” diye sordu. Horasanlı adam “Allah’a andolsun ki, bunun gibi bir kişi bile tanımıyorum.” dedi. İmam “Şunu iyi bilmelisin ki! Biz, beş tane dost ve yardımcı bulmadan kıyam etmeyiz. Hangi zamanın kıyam için uygun olduğunu daha iyi biliriz.” dedi.[11] Bundan dolayı İmam Mehdi’nin dostlarının, yardımcılarının ve askerlerinin özelliklerini incelemeliyiz. Din önderlerinden nakledilen rivayetlerdeki hadisleri bir daha gözden geçirip kendimizin hangi konumda olduğunu anlamalı ve eksiklerimizi gidermeye çalışmalıyız 1- Marifet ve İtaat İmam Mehdi’nin yardımcıları ve askerleri, Allah’ı, Peygamberimizi ve imamlarımızı tanıma konusunda derin bir bilgiye ve marifete sahiptirler. Bilinçli ve bilgili bir şekilde hak meydanında hazırdırlar. İmam Ali onlar hakkında şöyle buyuruyor “Onlar, Allah’ı hakkıyla tanıyan kimselerdir.”[12] İmam’a olan inançları onların bütün iliklerine kadar işlemiş ve bedenlerini sarmıştır. Bu marifet, imamın ismini, lakabını ve soyunu bilmekten daha yüce olan bir marifettir. Bu marifet, İmamın velayetini hakkıyla tanımak ve varlık âlemindeki makamını bilmektir. Bu marifet, onların tüm vücutlarıyla imama karşı sevgi ve muhabbet duymalarına ve sadakat ile itaat etmelerine sebep olmaktadır. Zira onlar, imamın sözünün Allah’ın sözü olduğuna ve imama itaat etmenin Allah’a itaat etmek olduğuna inanırlar. Peygamber efendimiz onları tanıtırken şöyle buyuruyor “Onlar, İmamlarına itaat etme konusunda çok çalışkandırlar.”[13] 2- İbadet ve Sağlamlık İmam Mehdi’nin dostları ve askerleri ibadet konusunda rehberlerini örnek alırlar. Gece gündüz demeden Allah’ı en güzel zikirlerle anarlar. İmam Sadık onlar hakkında şöyle buyuruyor “Geceleri, sabahlara kadar ibadet eder gündüzleri de oruç tutarlar.”[14] Başka bir yerde şöyle buyurmuştur “Atların üzerinde Allah’ı tespih ederler.”[15] Allah’ı zikir etmek, onları çelik insanlar haline getirmiştir. Hiçbir şey, onların sağlamlılıklarını ve dirençlerini kıramaz. İmam Sadık şöyle buyurmaktadır “Onlar, kalpleri çelik gibi olan insanlardır.”[16] 3-Fedakârlık ve Şahadet Aşkı Yardımcıların, İmam Mehdi’ye olan derin marifetleri kalplerini imamın aşkı ile doldurmaktadır. Bundan dolayı savaş meydanında imamın etrafını sağlam duvarlar gibi çevirerek canlarını bela oklarına siper ederler. İmam Sadık şöyle buyurmuştur “İmam Mehdi’nin dostları ve askerleri savaş meydanında hazretin etrafında pervaneler gibi dönerler. Kendi canları ile onu korurlar.”[17] Yine şöyle buyurmuştur “Onlar, Allah yolunda şehit olmayı arzu ederler.”[18] 4- Cesaret ve Kahramanlık Mehdi’nin askerleri ve dostları, tıpkı İmam Mehdi gibi cesur ve kahraman insanlardır. İmam Ali onları tanıtırken şöyle buyurmuştur “Onlar, yuvalarından çıkmış aslanlar gibidirler. İsteseler dağları yerlerinden sökerler.”[19] 5- Sabır ve Tahammül Zulmün karşısında durmak ve evrensel adalet hükümetini kurmanın birçok zorluk ve sıkıntıları vardır. İmam’ın dostları, onun evrensel hükümetinin ülkü ve ideallerinin gerçekleşmesi için bütün zorluklara ve acılara göğüs gererler. İhlâslarından dolayı da yaptıkları amelleri önemsiz sayarlar. İmam Ali şöyle buyurmuştur “Onlar, sabırlarından ve tahammüllerinden dolayı Allah’a minnet etmeye kalkışan kişiler değillerdir. Canlarını Allah yolunda feda etmekten dolayı da şımarmazlar. Bu işleri, önemli işler olarak görmezler.”[20] 6- Birlik ve Beraberlik İmam Ali İmam Mehdi’nin dostlarının birlik ve beraberlik hallerini anlatırken şöyle buyurmuştur “Onların kalpleri birdir, birbirleriyle de ile uyum içindedirler.”[21] Bu yüce insanların kalplerinin bir olması ve birlik içinde olmasının sebebi, bencilliklerini, şahsi istek ve arzularını bir kenara bırakmalarıdır. Onlar, sahih bir inanç ile tek bir bayrak altında ve bir hedef için kıyam ederler. İşte bu, onların zafere ulaşmasındaki en önemli faktörlerden biridir. 7- Züht ve Dindarlık İmam Ali Hz. Mehdi’nin yardımcılarının özelliklerini sayarken şöyle buyurmuştur “O, dostlarından altın ve gümüş toplamamak, buğday ve arpa biriktirmemek için biat alacaktır.”[22] Onların büyük hedefleri vardır. Büyük idealleri gerçekleştirmek için ayaklanmışlardır. Dünya ve maddiyat, hedeflerini ve ideallerini gerçekleştirmekten alıkoymaz. Bundan dolayı dünya ve güzellikleri karşısında kendilerini kaybedenlerin, kalpleri hızlı hızlı atanların ve elleri ayakları birbirine dolaşan kimselerin imam Mehdi’nin dostları arasında yerleri yoktur. Yukarıda zikredilenler İmam Mehdi’nin dostlarının özelliklerindendir. Bu insanlar, böyle özelliklere sahip oldukları için hadislerde övgüyle anılmışlardır. Masum önderler onların değerli ve övgüye layık insanlar olduklarını buyurmuşlardır. Peygamber efendimiz onlar hakkında şöyle buyurmuştur “Onlar, ümmetimin en hayırlı insanlarıdır”[23] İmam Ali şöyle buyurmuştur “Annem ve babam, yeryüzünde tanınmayan azınlık gruba feda olsun.”[24] Elbette imam Mehdi’nin dostları liyakatleri ve başarılarına göre hak ettikleri makama sahip olacaklardır. Rivayetlerde, hazretin 313 kişi olan özel dostlarının yanı sıra 10 bin kişilik bir orduya da sahip olacağını ve bununla birlikte müminlerden büyük bir grubun da hazretin yardımına koşacakları nakledilmiştir. d- Genel Hazırlık İnsanların tarihin farklı dönemlerinde masum İmamların varlığından, ilimlerinden, engin bilgi hazinelerinden ve makamlarından yeterince istifade edemedikleri göze çarpmaktadır. Ne yazık ki insanların geneli yaşadıkları dönemlerde imamların kıymetini bilememişlerdir. Ellerindeki büyük fırsatları kaçırmışlar ve hidayet meşalesinin karşısında kör bir insan misali gaflet içine düşmüşlerdir. Bundan dolayı Allah azze ve celle son hüccetini insanlardan gizlemiştir. Dünyada imamı kabul edecek ve değerini bilecek genel bir hazırlık gördüğü zaman ise ortaya çıkaracak ve insanların susuzluğunu ilahi maarif çeşmesinden giderecektir. Bu bakımdan toplumun ve insanların topyekûn zuhura hazırlıklı olmaları, vaat edilen ıslahçının zuhur etmesinin en önemli şartlarından biridir. Çünkü toplu ve genel hazırlık olursa hazretin harekâtı neticelenecektir. Kuran-ı Kerim’de, zalim bir hâkim olan Calut’un zulmünden bıkmış İsrail oğullarının, zamanlarının Peygamber’inden kendileri için bir komutan seçmesini diledikleri ve onun komutasında Calut ile savaşmak istedikleri anlatılmaktadır. “İsrail oğullarının Musa'dan sonra ileri gelenlerini görmedin mi? Hani onlar, peygamberlerine “Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda savaşalım...” demişlerdi. O da “Size savaş farz kılınırsa, ya savaşmazsanız?” dedi. Onlar “Bize ne oldu da yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah yolunda savaşmayalım?” dediler. Bunun üzerine savaş kendilerine farz kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri bilir.”[25] İsrail oğullarından birçoğu savaş için çıktıkları yolda gevşeklik gösterdi ve sadece az bir grup sonuna kadar savaştı. Onların savaşmak için kendi peygamberlerinden komutan istemeleri savaşa ve fedakârlığa hazır olduklarını göstermektedir. Öyleyse şöyle söyleyebiliriz İmamı Zaman’ın zuhuru, herkesin canı gönülden toplumsal adaleti, emniyeti, ahlaki değerleri benimsedikleri, samimi bir şekilde istedikleri ve manevi açıdan ilerlemeyi talep ettikleri zaman gerçekleşecektir. İnsanlar, adaletsizlikten ve ayrımcılıktan bıktıkları zaman, göz göre göre zayıf ve fakir insanların, zengin ve kudret sahiplerinin ayakları altında ezildiklerini gördükleri zaman; birçok insanın bir lokma ekmeğe muhtaç olduğu bir durumda nefislerinin tutsağı olmuş bir grubun bütün maddi imkânları kendi etraflarında topladıklarını gördükleri zaman; küçük bir çadır veya yer bulup uyuyamayan ya da parklarda soğuktan dolayı kıvrılıp uyuyan kimsesiz insanlar varken para babalarının kendilerine saraylar, villalar ve gökdelenler yapıp yüz kızartıcı toplantılarda ve partilerde hadsiz hesapsız su gibi para harcadıklarını gördükleri zaman; işte böyle bir ortamda adalete duyulan ihtiyaç doruk noktasına ulaşır. Böyle bir toplumda ahlaki fesat kendini çeşitli şekillerde gösterip yaygınlaşır. İnsanlar ahlak dışı işleri yapmada birbirleriyle yarışırlar. Çirkin işler yapmalarına rağmen bu işlerden dolayı birbirlerine karşı övünürler. Dolayısıyla da ilahi emirlerden uzaklaşıp iffetsiz ahlak dışı işlerine yasal bir iş süsü verirler. Bu olumsuz işlerin arkasından aile düzeni zayıflar. Gayri meşru ve sahipsiz çocuklar çoğalmaya başlar. Ve camia içine sel gibi akın ederler. İşte böyle bir zamanda insanlara emniyeti, adaleti ve ahlaki değerleri hediye edecek bir kurtarıcıya olan istek ve arzu artacaktır. İnsanlar, bütün maddi lezzetleri tatmalarına rağmen hayatlarından razı olmayacaklardır. Maneviyata yönelmekten başka bir çareleri kalmayacaktır. İşte o zaman İmam Mehdi’nin nur çeşmesinden ve hakikat pınarından susuzluklarını gidermeyi arzulayacaklardır. İnsanlar bütün devletleri ve nizamları görüp tecrübe ettikten sonra, âlem ve dünyanın gerçek kurtarıcısın Hz. Mehdi olduğunu anlayacaklardır. İnsanların ona olan istekleri ve aşkları doruk noktasına ulaşacaktır. Çünkü O, fesat ve zulüm ile savaşacak, insanlara temiz ve ümit dolu bir hayat sunacak ilahi bir program ile yeryüzünü aydınlatacaktır. Eğer insanlar imama olan ihtiyacı idrak edebilseler, bunu anladıktan sonra da onun zuhuru için ortamı hazırlamaya çalışsalar ve engelleri yolundan kaldırsalar işte o zaman zuhur gerçekleşecektir... Peygamber efendimiz ahir zamanı ve zuhurdan önceki dönemi şöyle anlatmaktadır “Bir zaman gelir ki o zamanda Müminler zulmün şerrinden ve fesattan kaçıp sığınacak bir yer bulamayacaklar. İşte böyle bir dönemde Allah azze ve celle benim soyumdan ve Ehlibeyt’imden birini gönderecektir.”[26] Zuhur Alametleri İmam Mehdi’nin evrensel kıyamının alametleri ve nişaneleri vardır. Bu nişaneleri bilmek çok önemlidir. Bu alamet ve nişaneler, Muhammed’in soyundan olan kurtarıcı Mehdi’nin zuhurunun müjdeleyicileridirler. Onlardan her birinin oluşması ve gerçekleşmesi bekleyiş içinde olan kişilerin kalplerindeki zuhur ümidini daha da alevlendirecektir. Bu alametler, düşmanlar ve dalalet yolunun yolcuları için, kötü işlerden ve fesattan sakınmaları için bir hatırlatma ve uyarı niteliğindedir. Aynı zamanda bu nişaneler, bekleyiş içinde olan kişileri zuhuru derk edip masum imamın safında ve onun yanında mücadele etmek için hazırlamaktadır. Gelecekte olacak olayları bilmek de, ileride karşılaşacağımız zorluklar karşısında daha iyi mücadele vermek için kendimizi hazırlamamızda yardımcı olacaktır. Aynı zamanda bu nişaneler Mehdi olduğunu iddia eden yalancıların tanınmasında da en iyi ölçüdür. Mehdi olduğunu iddia eden kimsede bu alamet ve nişaneler olmazsa rahatlıkla yalancı olduğunu anlarız. Masum imamların rivayetlerinde zuhur için birçok nişaneler zikredilmiştir. Bu nişanelerin bir kısmı normal ve tabii olaylardır. Bir kısmı ise mucizeye benzeyen olağanüstü olaylardır. Bu nişaneler arasında öncelikle muteber kaynaklarda bulunan meşhur hadisleri zikredeceğiz. Konumuzun sonunda da diğer nişaneleri kısa bir şekilde sıralayacağız. İmam Sadık şöyle buyurmuştur “Kaim’in zuhuru için beş alameti vardır; 1-Süfyani’nin ortaya çıkması 2-Yemenlinin ortaya çıkması 3-Gökten bir sesin işitilmesi 4-Nefs-i Zekiye’nin öldürülmesi 5-Beyda adlı yerin çökmesi”[27] Bu rivayette adı geçen beş alamet, birçok rivayette defalarca tekrar edilmiştir. Bu olayların ayrıntıları bizler için kesin olmasa da elimizden geldiği kadarıyla açıklayamaya çalışacağız a. Süfyani’nin Ortaya Çıkması Süfyani’nin ortaya çıkışı birçok rivayette nakledilmiş ve zuhur alametlerinden olduğu bildirilmiştir. Süfyani, Ebu Süfyan’ın soyundan olan ve İmam Mehdi’nin zuhurundan kısa bir süre önce Şam bölgesinde kıyam edecek kişidir. Çok sayıda masum insanın kanını akıtacaktır. Öldürmekten ve savaştan çekinmeyen, düşmanlarına karşı da çok sert davranan zalim biridir. İmam Sadık onu şöyle anlatmaktadır “Eğer Süfyani’yi görürsen, insanların en alçağını görmüşsün demektir.”[28] Süfyani, Recep ayında kıyam edecek, Şam bölgesini ve etrafını ele geçirdikten sonra Irak’a saldıracaktır. Orada da büyük katliamlar yapacaktır. Rivayetlere göre Süfyani’nin ortaya çıkışı ile ölümünün arasındaki zaman on beş aydır.[29] b. Beyda’nın Yere Gömülmesi Beyda, Mekke ve Medine arasında ki bölgenin adıdır. Beyda’nın yere gömülmesinden maksat şudur; Süfyani, İmam Mehdi’nin ordusuyla savaşmak için Mekke’ye doğru bir ordu gönderecektir. Ordu, Beyda bölgesine ulaşınca mucizevî bir şekilde yerin içine gömülecektir. İmam Bakır bu konu hakkında şöyle buyurmuştur “Mehdi’nin Mekke’ye doğru gittiği haberi Süfyani ordusunun komutanına ulaşınca, Oda onun izini bulmak için bir ordu gönderir ancak onu bulamayacaklar... Süfyani ordusu Beyda’ya ulaşacak ve tam o sırada gökten şöyle ses işitilecektir “Ey Beyda! Bu kavimi yok et.” Beyda çölü de onları içine çekecektir.”[30] c. Yemenlinin Ortaya Çıkması Yemen’de ortaya çıkacak bir komutanın kıyamı da zuhur alametlerindendir. Bu olay, kıyamdan kısa bir süre önce gerçekleşecektir. Yemenli Süfyani’nin aksine salih ve mümin bir insandır. Tüm gücüyle fesat ve kötülüklerle savaşacaktır. Elbette kıyamının ayrıntıları hakkında elimizde net bilgiler bulunmamaktadır. İmam Bakır şöyle buyurmaktadır “Mehdi’nin kıyamından önce yükseltilen bayrakların içindeki tek hidayet bayrağı, Yemenlinin bayrağıdır. Çünkü o, sizi sahibiniz olan Hz. Mehdi’ye davet edecektir.”[31] d. Semavi Nida Zuhurdan önce yaşanacak olaylardan ve alametlerden birisi de gökten bir sesin duyulmasıdır. Bazı rivayetlere göre bu ses Cebrail’in sesidir. Ramazan ayında duyulacaktır. Genel ıslahçının kıyamı, evrensel bir inkılâp olacağı ve herkes bu inkılâbı beklediği için insanların bu olaydan haberdar olmalarının yollarından biri de gök sesini duymalardır. İmam Bakır şöyle buyurmuştur “ Doğudakiler ve batıdakiler işitsin diye gökten seslenecek münadi seslendiği zaman, Kaim zuhur edecektir.”[32] Bu ses, müminlerin sevinç kaynağı olacaktır. Kötü insanların için ise kötü işlerinden sakınmaları ve evrensel ıslahçının dostlarından ve yardımcılarından olmaları için bir uyarı niteliğinde olacaktır. Bu sesin niteliği hakkında elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bunlardan birisinde İmam Sadık şöyle buyurmuştur “gökten bir seslenici, Kaim’e babasının adıyla seslenecektir.”[33] e. Nefs-i Zekiye’nin Öldürülmesi Nefs-i Zekiye, kemale ermiş, rüşte ulaşmış veya hiç kimseyi öldürmemiş temiz ve masum insan manasına gelir. Nefs-i Zekiye’nin öldürülmesi, İmam Mehdi’nin kıyamından önce masum birinin hazretin muhalifleri tarafından öldürülmesi demektir. Rivayetlere göre bu cinayet, İmam Mehdi’nin kıyamından on beş gün önce gerçekleşecektir. İmam Sadık bu konu hakkında şöyle buyuruyor “Kaim’in kıyamı ile Nefs-i Zekiye’nin öldürülmesi arasında yalnızca on beş gecelik bir mesafe vardır.”[34] İmam Mehdi’nin zuhuru hakkında rivayetlerde birçok alametler nakledilmiştir. Onlardan bir kısmı şunlardır 1-Deccal’ın ortaya çıkışı Deccal, hilekâr ve birçok insanı sapıklığa davet eden çirkin bir kimsedir. 2-Ramazan ayında güneş ve ay tutulması 3-Fitnelerin aşikâr olması 4-Horasan bölgesinden birinin ayaklanması Bu nişaneler bazı kitaplarda geniş bir şekilde açıklanmıştır.[35] ZUHUR Zuhurdan bahsedildiğinde, insana bir gönül rahatlığı gelir. İnsanın içinde yemyeşil bir bahçede; nehrin kenarında oturmuş bülbüllerin güzel seslerini dinliyormuş gibi bir duygu uyandırır. Evet, güzelliklerin zuhur etmesi ve iyiliklerin ortaya çıkması yorgun hak yolcularına sevinç kaynağı olur. Umutlu gözlerdeki sevinç ışıltılarını canlandırır. Bu bölümde, İmam Mehdi’nin zuhuru ve zuhurunun gölgesi altında yaşanacak güzellikler hakkında açıklamalarda bulunacağız. Benzersiz cemalini ve perdesiz gaybetini seyretmeye oturacağız. Zuhur Zamanı “İmam Mehdi ne zaman kıyam edecektir? Acaba kıyamı için bir zaman belirlenmiş midir gibi bir takım sorular insanların akıllarını meşgul etmektedir. Bu soruların cevaplarını, din önderlerinden nakledilen hadisler ışığında vermeye çalışacağız. İmam Mehdi’nin zuhur zamanı insanlardan gizlenmiştir. İmam Sadık bu konu hakkında şöyle buyuruyor “Biz geçmişte zuhur için bir vakit belirlemedik. Gelecekte de bir vakit belirlemeyeceğiz.”[36] Dolayısıyla, zuhur için zaman belirtenler, sahtekâr ve yalancı kimselerdir. Bu konu rivayetlerde ısrarla vurgulanmıştır. Ashaptan biri İmam Bakır’a zuhurun ne zaman olacağını sorduğunda şöyle buyurdu “Vakit belirtenler yalan söylemektedirler. İmam Bakır bu cümleyi üç kez tekrarladı.”[37] Bu hadislerden şunları anlamak mümkündür Tarih boyunca bir takım insanlar şeytani amaçları ve şahsi çıkarları için İmam Mehdi’nin zuhuru konusunda vakit tayin etmişlerdir. Bu gibi insanlar gelecekte de olacaktır. Bundan dolayı masum önderler Şialarından, vakit belirleyenlerin ve zaman tayin edenlerin karşısında duyarsız kalmamalarını ve onları yalanlamalarını istemişlerdir. İmam Sadık bu konu hakkında dostlarından birisine şöyle buyurmuştur “Zuhur için vakit belirleyen birini yalanlamaktan çekinme. Çünkü biz, hiç kimse için zuhur vakti belirtmedik.”[38] Zuhur Vaktinin Gizli Kalmasının Sırrı Daha öncede değindiğimiz gibi hekim olan Allah’ın iradesine göre zuhur zamanı bizlerden gizlenmiştir. Hiç şüphesiz zuhur zamanının gizli kalmasının bir takım hikmetleri vardır. Allah’ın hikmetlerini de Allah’tan başka kimse bilemez. Fakat bizler de anladığımız kadarıyla bu hikmetlerden bir kaçını aşağıda zikredeceğiz Ümidin Devamı İmam Mehdi’nin zuhur zamanı gizli kaldıkça onu bekleyenlerin kalbinde asırlar boyu ümit ışığı devam edecektir. İnsanlar, gaybet döneminde zuhur ümidiyle zorluklar ve baskılar karşısında sabredip direneceklerdir. Eğer geçmiş asırlarda yaşayan Şialara, imam Mehdi’nin hangi tarihte zuhur edeceği haber verilseydi ve onların asrında zuhurun olmayacağı söylenseydi, onlar hangi ümit ile kendi zamanlarındaki fitneler karşısında direneceklerdi? Gaybet dönemindeki karanlık, dar ve korkunç uçurumlardan nasıl kurtulabileceklerdi? Ortamın Hazırlanması Hiç şüphesiz, aktiflik ve canlılığın en önemli etkenlerinden biri olan bekleyiş, sadece zuhur zamanının gizli kalması ile gerçek şeklini kazanabilir. Çünkü zuhur vaktinin belli olması, zuhur zamanını görmeyecek kimselerin ortamı hazırlama, canlı kalma ve aktif olma konusundaki inançlarını kaybetmelerine neden olacaktır. Onları sessizliğe, tembelliğe ve duyarsızlığa sürükleyecektir. Hâlbuki zuhur zamanının gizli kalmasıyla bütün asırlarda yaşayan insanlar, zuhurun kendi asırlarında gerçekleşeceği ümidiyle zuhur ortamını hazırlamaya çalışacak ve yaşadıkları toplumu ıslah edip aktif bir hale getirmek için uğraşacaklardır. Bunlara ilave olarak zuhur için bir vakit belirlenirse ve bazı maslahatlar gereği de zuhur gerçekleşmezse, bir takım insanlar, zuhur konusuyla birlikte İmam Mehdi’ye olan inançları noktasında da şüpheye düşebilirlerdi. İmam Bakır’a zuhurun vakti belli midir diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir “Vakit belirleyenler yalancıdırlar. Vakit belirleyenler yalancıdırlar. Musa Rabbinin davetiyle kavminin arasından çıktığında ve Allah otuz güne, on gün daha eklediği zaman; kavmi şöyle dedi“Musa verdiği söze vefalı kalmadı.” ve yapmamaları gereken şeyleri yaptılar.” Dinden çıktılar ve buzağıya taptılar[39] KIYAM OLAYI İmam Mehdi’nin evrensel kıyamı zamanında yaşanacak olaylar herkes için merak konusu olmuştur. İmam’ın harekâtı nereden ve nasıl başlayacaktır? İmam muhalif gruplara karşı nasıl davranacaktır? Sonunda İmam Mehdi bütün dünyaya nasıl hâkim olacaktır? Ve bütün işleri nasıl eline alacaktır? Bu ve bunlar gibi birçok soru zuhur aşkıyla yanıp tutuşan âşıkların kafalarına takılmaktadır. Fakat şunu itiraf etmek gerekir ki, beşeriyetin son ümidinin kıyamı ile ilgili olaylar hakkında konuşmak oldukça zor bir meseledir. Çünkü henüz gerçekleşmemiş ve gelecekte gerçekleşecek böylesine ciddî ve aynı zamanda çok hassas olaylar hakkında konuşmak basit bir iş değildir. Bu yüzden, bu bölümde İmam Mehdi’nin zuhuru esnasında yaşanacak olayları çeşitli hadis kitaplarına dayanarak aktarmaya çalışacağız. Böylece zuhur zamanında yaşanacak olaylarla ilgili olarak siz değerli okurların kafasında genel bir şema çizeceğiz. Cenabı haktan olayların ayrıntılarını müşahede etme şerefini bizlere nasip etmesini temenni ediyoruz. Kıyam Nasıl Gerçekleşecek? Zulüm ve fesadın karanlık bulutları yeryüzünü sardığı, zalimlerin kötü, çirkin ve namertçe baskıları insanlar arasında arttıkça, mazlumlar çaresiz kalıp ellerini yardım için Allah’ın dergâhına açtıklarında Allah’ın emriyle mübarek Ramazan ayında ansızın gökten gelen bir ses, bu karanlığı yarıp vaat edilen büyük kurtarıcının müjdesini verecektir.[40] Kalpler hızlı hızlı atmaya başlayacak ve gözler yerlerinde donup kalacaktır. Gece yarasaları korku ile iman güneşinin doğmasını izleyeceklerdir. Kendilerine bir çare bulma peşine düşeceklerdir. İmam Mehdi’yi bekleyen âşıklar herkese maşuklarının yerini soracaklar. İmamları ile görüşüp onun safında olabilmek için birbirleriyle yarışacak ve sevinçten ne yapacaklarını bilemeyeceklerdir. İşte o dönemde Suriye, Ürdün ve Filistin gibi büyük bir bölgeye hâkim olan Süfyani, İmam’a karşı koymak için büyük bir ordu hazırlayacaktır. Süfyani’nin ordusu Mekke yolunda İmam’ı takip etmeye başlayacaktır. Fakat Beyda adında bir bölgede yere gömülerek yok olacaktır.[41] Nefs-i Zekiye’nin şahadetinden kısa bir süre sonra, imam Mehdi genç bir insan simasında Mescidü’l-Haram’da zuhur edecektir. Üzerinde Peygamber efendimizin gömleği ve elinde Peygamber’in bayrağı olacaktır. Kâbe duvarına yaslanacak Rükün ve Makam arasında zuhurunu ilan edecektir. Allah’a hamd ve sena ettikten ve Peygamber ve Ehlibeyt’ine selam gönderdikten sonra şöyle buyuracaktır “Ey insanlar! Biz Allah’tan yardım diliyoruz. Bizim çağrımıza cevap veren herkesi yardımımıza çağırıyoruz.” Sonra kendini ve Ehlibeyt’ini tanıtıp şöyle seslenecektir “Bizim hakkımızı riayet etme konusunda Allah’ı göz önünde bulundurun. Bizi adaleti yayma ve zulmü yeryüzünden kaldırma konusunda yalnız bırakmayın. Bizlere yardım edin ki, Allah’ta sizlere yardım etsin.” İmamın sözleri bittikten sonra gökyüzü ehli yeryüzünde olanlardan öne geçecek ve gruplar halinde yeryüzüne inerek İmam ile biat edeceklerdir. Onların önünde vahiy meleği Hz. Cebrail olacak ve imama yardım elini uzatacaktır. Daha sonra yeryüzünün 313 mümini çeşitli bölgelerden vahiy bölgesine gelip imamın etrafında çember oluşturarak imama biat edecekler. Bu kutlu olay, canlarından geçmiş 10 bin dostun imamın ordusunda yer alması ve huzuruna vararak Peygamber’in oğlu ile biat etmesiyle son bulacaktır.[42] İmam dostlarından ve askerlerinden oluşan ordusu ile kıyam bayrağını dalgalandıracak ve kısa bir sürede Mekke ve etrafına hâkim olacaktır. Böylece Peygamber diyarı kötü insanlardan temizlenecektir. Daha sonra adalet ve şefkat yağmurunu yağdırmak için Medine’ye doğru hareket edecektir. Başkaldıranları susturduktan sonra Irak’a doğru hareket edecektir. Kufe şehrini evrensel hükümetinin merkezi olarak seçecek ve oradan kıyamı idare edecektir. Kufe’de insanları İslam’a davet edecektir. Kuran öğretileri ışığında, zulmü yeryüzünden kaldırmak için ordusunu dünyanın çeşitli bölgelerine gönderecektir. İmam dünyadaki bütün kilit bölgeleri bir bir fethedecektir. Çünkü vefalı dostları ve müminlerin yanında melekler de imama yardım edeceklerdir. İmam Mehdi ve ordusu, tıpkı İslam Peygamberi gibi düşmanlarının kalbine korku salacaktır. Kudret sahibi Allah onun ve dostlarının korkusunu düşmanlarının kalbine yerleştirecektir. Bundan dolayı hiçbir kudret imam Mehdi ile karşı karşıya gelme cesaretini gösteremeyecektir. İmam Bakır şöyle buyuruyor “Kaim’imize düşmanların kalbinde korku uyandırarak yardım edilecektir.”[43] Şu noktaya da değinmek gerekir ki İmamın ordularının fethedecekleri yerlerden birisi de Beytü’l-Mukaddes’tir.[44] Bundan sonra çok mübarek bir olay yaşanacaktır. İmam Mehdi’nin kıyamı sürecinde belirleyici bir olay olacak ve hazretin hak cephesini güçlendirecektir. Bu olay, Hz. Mesih’in gökten yeryüzüne inmesidir. Kuran’ın buyruğuna göre Hz. Mesih hayatta ve göklerde yaşamaktadır. Vakti geldiğinde yeryüzüne gelecek ve İmam Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır. Böylelikle Hz. İsa Şiaların on ikinci imamının kendinden daha üstün olduğunu ve herkesin ona uyması gerektiğini ilan edecektir. İslam Peygamber’i şöyle buyurmaktadır “İnsanlara müjde vermem için beni hak üzere gönderen Allah’a andolsun ki dünyanın ömründen bir gün kalsa dahi Allah, oğlum Mehdi’nin kıyam etmesi için o günü uzatacaktır. Ondan sonra İsa b. Meryem yeryüzüne inip Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır.”[45] Bu olaydan sonra Hz. İsa dünyada kalabalık bir nüfusa sahip olan birçok Hıristiyan’ın, Şiaların imamı ve Allah’ın son hücceti İmam Mehdi’ye iman etmelerine sebep olacaktır. Sanki Allah, Hz. İsa’yı böyle bir gün gelmesi ve hak peşinde olanların meşalesi olması için saklamıştır. Elbette hak yol hidayetçisi olan Hz. Mehdi eliyle mucizelerin ortaya çıkması, beşeriyete yol göstermesi için fikirsel konuların öne sürülmesi, açıklanması ve insanların bu konular hakkında aydınlatılması büyük Mehdi inkılâbının programlarındandır. Böylelikle hidayet peşinde olanlara hak yolunu açacak ve hakikati gösterecektir. Bu doğrultuda imam Mehdi dünyanın şu an bizler tarafından bilinmeyen belli bir bölgesinde defnolmuş Tevrat’ın tahrif olmamış sayfalarını ortaya çıkaracaktır.[46] Yahudiler bu sayfalarda imam Mehdi’nin nişanelerini gördükten sonra ona iman edeceklerdir. Diğer dinlerin mensupları da böyle büyük bir olayı, imamın hak mesajını ve mucizelerini gördükten sonra gruplar halinde hazrete iman edip hak saflarına katılacaklardır. İşte Allah’ın vaadi böyle gerçekleşecektir. Yüce İslam, dünyadaki bütün insanları bir tek hak bayrağı altında toplayacaktır. “O öyle bir Allah’tır ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. Müşrikler hoşlanmasalar da”[47] Yukarıda İmam Mehdi’nin kıyamı için çizdiğimiz şemayı göz önünde bulunduracak olursak, sadece kalpleri taşlaşmış zalimlerin ve zorbaların hak ve hakikat karşısında teslim olmayacaklarını anlayabiliriz. Böyle insanlar, ezici bir üstünlüğe sahip olan müminlerin karşısında duracak güce sahip olamayacaklardır. Mehdi’nin adalet kılıcı ile hak ettikleri sona kavuşacaklardır. Yeryüzü ve içinde olanlar her zaman için onların şerrinden ve fesatlarından kurtulacak emniyetli bir hayata kavuşacaktır. Kaynak [1]-Usul-u Kafi, [2]- Elbette şunu da hatırlatmak gerekir ki; Emr-i bil maruf ve nehyi-i ani’l münker yani; iyiyi emredip kötülükten alıkoymak dini bir vazifedir. Fakat bu vacibin yerine getirilmesinde bir takım şartlar vardır. Bu şartları çok iyi bilip ona göre amel etmek gerekir. Daha çok bilgi edinmek için fıkıh kitaplarına müracaat edebilirsiniz. [3]- Mucemi’l-Ahadis-i İmam Mehdi [4]- Biharu’l-Envar, [5]- Mizanu’l-Hikmet, [6]- Gaybet-i Numani, [7]- İmam Bakır İmam Mehdi’nin özelliklerini sayarken şöyle buyurdu “Allah’ın kitabına Kurân’a göre amel edecektir. Gördüğü bütün çirkin şeyleri reddedecektir.kaldıracaktır”Biharu’l-Envar, [8]- O, sanayi ve tarım inkılabının dünyada büyük değişime neden olduğuna, elektronik ve sanat ötesi inkılabın da yolda olduğuna inanmaktadır. [9]- İntizar dergisi, Yeni medeniyete doğru makalesinden nakledilmiştir, Tafler, Muhammed Rıza Caferi. [10]- Necmu’s-Sagib, [11]- Sefinetü’l-Bihar, [12]- Muntehabu’l-Eser, fasıl. 8, [13]- Yevmu’l-Halas, [14]- Yevmu’l-Halas, [15]- Biharu’l-Envar, [16]- Biharu’l-Envar, [17]- Biharu’l-Envar, [18]- Biharu’l-Envar, [19]- Yevmu’l-Halas, [20]- Yevme’l-Halas, [21]- Yevme’l-Halas, [22]- Muntahabu’l-Eser, ikinci fasıl, bab. 11, [23]- Yevmu’l-Halas, [24]- Mu’cemu’l-Ahadis-i İmam Mehdi, [25]- Bakara, 246 [26]- ikdu’d-Durer, [27]- Gaybet-i Numani, [28]- Kemalu’d-din, [29]- Gaybet-i Numani, [30]- Gaybet-i Numani, [31]- Gaybet-i Numani, [32]- Gaybet-i Numani, [33]- Gaybet-i Numani, [34]- Kemalu’d-din, [35]- Biharu’l-Envar, ve 278’e müracaat ediniz. [36]- Gaybet-i Tusi, fasıl. 7, [37]- Gaybet-i Tusi, fasıl. 7, [38]- Gaybet-i Tusi, fasıl. 7, [39]- Gaybet-i Numani, [40]- Gaybet-i Numani, bab. 14, [41]- Biharu’l-Envar, [42]- Gaybet-i Numani, [43]- Kemalu’d-din, [44]- Ruzgar-i Rehayi, [45]- Biharu’l-Envar, [46]- Ruzgar-ı Rehayi, [47]- Tevbe, 33
29- Hz. Mehdi’nin Çıkış Zamanı Belli Midir? Hadislerde ve İslam Alimlerinin Açıklamalarında Hz. Mehdi’nin Hangi Dönemde Çıkacağı Haber Verilmiştir? Hadislerde Hz. Mehdi’nin İslam ahlakını hakim etmek için, kıyamet kopmadan önce yeryüzüne mutlaka geleceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra yine hadislerde verilen bilgilere göre, Hicri 1400’lü yıllar, Allah’ın izniyle Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne dönüşü, Hz. Mehdi’nin gelişi, Deccal’in çıkması ve Hz. İsa’ya yenilmesi, tüm dünyada insanların kitleler halinde İslam’a yönelmesi gibi büyük olayların gerçekleşeceği olağanüstü bir dönemdir. Peygamberimiz sav’in hadislerinde, hadis ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz. Mehdi’nin gelişiyle ilgili çeşitli tarih ve dönemler vardır. 1. Her Yüz Senede Bir Müceddid Gönderilmesi Öncelikle Peygamberimiz sav’in hadislerinde her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyaçlarına göre açıklamak üzere bir “müceddid” yani “dini canlandıran, yenileyen” şahıs gönderileceğinden söz edilmiştir Ebu Hüreyre’nin rivayetine göre; Resulullah sav şöyle buyurmuş Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan ayıracak, yenileyecek ilim sahibi bir zatı gönderir. Sünen-i Ebu Davud, 5/100 Büyük İslam alimi İmam Rabbani’nin bu konudaki açıklaması ise şöyledir HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir canlandıracaktır. Mektubat-ı Rabbani, 1/520 Bediüzzaman Said Nursi de bu konu hakkında şunları söyler Ashab-ı Kütüb-i Sitte’den İmam-ı Hâkim’in Müstedrek’inde ve Ebu Dâvud’un Kitab-ı Sünen’inde, Beyhaki “Şuab-ı İman”da tahric buyurdular meydana koydular “HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN DİNİ YENİLEYEN GÖNDERİYOR…” Barla Lahikası, s. 119 Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası’nda Hicri 1200’lü yılların “müceddidi”nin Hazreti Mevlana Halid, olduğunu söyler. Bu açıklamasının devamında, Risale-i Nurlar’ın da Hicri 1300’lü yıllar için bir “müceddid” hükmünde olduğunu şöyle ifade eder Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek Risale-i Nur eczaları bölümleri aynı vazifeyi görmüş… Kanaat verir ki –nass-ı hadis hadisin açık ifadesi ile- Risale-i Nur tecdid-i din dini yenileme, canlandırma hususunda bir müceddid hükmündedir. Barla Lahikası, s. 121 Bediüzzaman Hicri 1400’lü yılların “müceddidi”nin ise Hz. Hz. Mehdi olacağını müjdelemiştir Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli “lamlar” ve “mimler” ikişer sayılsa BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ’NİN ŞAKİRTLERİ TALEBELERİ OLABİLİR. Şualar, s. 605 Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden “bir asır sonra” ancak Hz. Mehdi vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir. Kendisinden bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400’lü yıllarda Hz. Mehdi’nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır. 2. Hz. Mehdi “İkinci Bin”de Gelecektir Büyük İslam alimi İmam Rabbani, Hz. Mehdi’nin Peygamberimiz sav’in vefatından 1000 bin sene geçtikten sonra Hicri ikinci binin içinde geleceğini bildirmektedir. Bu konuyla ilgili İmam Rabbani’nin pek çok açıklaması mevcuttur Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR. Bu davanın doğruluğuna adil şahid Hz. İsa’nın as MEHDİ’NİN ra BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR. Mektubat-ı Rabbani, s. 611 Resulullah sav’in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah sav’in irtihali vefatı üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, MEHDİ’NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun mübarek kudümünü gelişini, Hatem’ür-rüsül Resulullah sav müjdelemiştir. Hz. İsa as dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir inecektir. Mektubat-ı Rabbani, s. 440 Hz. Muhammed’in vefatından bin sene geçtikten sonra, Hicri ikinci bin yılına girilir. İmam-ı Rabbani’nin yukarıdaki açıklamalarına göre ikinci bin yılı içerisinde Hz. Mehdi gelecektir. İkinci binin başlangıcından içinde bulunduğumuz Hicri 14. yüzyıla kadar geçen üç yüz yılda Hz. Mehdi ve Hz. İsa gelmemişlerdir. 3. Peygamberimiz sav Hz. Mehdi’nin, Hicri 1400’lü Yıllarda Geleceğini Haber Vermiştir Peygamber Efendimiz sav bazı hadislerinde Hz. Mehdi’nin geliş tarihi olarak da açıkça 1400 yılını vermiştir. Bu hadislerden biri şöyledir İnsanlar 1400 senesinde Mehdi’nin yanında toplanacaklardır. Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108 Peygamberimiz sav’in, Hz. Mehdi’nin çıkış tarihi olarak hadislerinde açıkça Hicri 1400 tarihini vermesi, Hz. Mehdi’nin çıkışının çok yakın olduğunu bize bildirmektedir. En doğrusunu Allah bilir 4. Bediüzzaman’a Göre Hz. Mehdi Hicri 1400’lü Yıllarda Görev Yapacaktır Bediüzzaman’ın da, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Hz. Mehdi’nin geliş zamanı olarak Hicri 1400’lü yılların başlarına işaret edilmiştir. Bediüzzaman bir sözünde, Hz. Mehdi’nin Asr-ı Saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE dünyanın geleceğinde 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib yakın zannetmişler. Sözler, s. 318 Bediüzzaman’ın ifadesinde belirttiği, “sahabe döneminden 1400 sene sonrası” Hicri 1400’lü yılların başlarına, yani Miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir. Bediüzzaman, Hicri 1327’de Şam’da Emevi Camii’nde on bin kişiye verdiği hutbesinde, Hicri 1371’den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi’nin mücadele zamanlarına dikkat çekmektedir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam’ın mukadderatına kaderine nazar eden göz atan Hutbe-i Şamiye’deki hakikatler… Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet müsbet ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi ve medeniyetin mehasini medeniyetin iyiliklerini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını hakikati araştırma meyli ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi insan sevgisini o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek. Hutbe-i Şamiye, s. 25 Şam’da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Hz. Mehdi’nin göreve başlamasının 1371 tarihinden 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise Hicri 1401-1411, Miladi olarak da 1980-1990 yılları arasıdır. Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin, inkarcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir. Bediüzzaman’ın ahir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da şöyledir YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SADIK fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma ÇIKACAK. Hutbe-i Şamiye, s. 23 Bediüzzaman’a göre fecr-i sadık’ın çıkacağı yıllar 1371 + 30 = 1401 = 1981 1371 + 40 = 1411 = 1991 Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir. En doğrusunu Allah bilir Bediüzzaman Said Nursi’nin Hz. Mehdi’nin çıkışı hakkındaki bir diğer sözü ise şöyledir Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse… Kastamonu Lahikası, s. 57 Bediüzzaman Said Nursi, “hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat” diyerek Hz. Mehdi’nin kendi döneminde henüz gelmediğini bildirmektedir. Ayrıca Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini de haber vermektedir. Bediüzzaman Hicri 1300’lü yıllarda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır olan Hicri 1400’lü yıllar Hz. Mehdi’nin çıkış zamanıdır. 30- Hz. Mehdi’nin Çıkışından Önce Dünyanın Durumu Nasıl Olacaktır? Ahir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli belalar gelir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12 Mehdi’den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37 Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir… El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37 Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak… El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 21-22 Dünya herc-ü merc fitne, dağınıklık içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini Mehdi gönderecektir. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12 Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve bu katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Hz. Mehdi gelince, insanlar onu aşk ve muhabbetle kucaklayacaklardır. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37 Mehdi çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır. El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 39-40 Peygamberimiz sav’in hadislerinde Hz. Mehdi gelmeden önce bazı Müslüman ülkelerde, din ahlakından uzak, zalim ve acımasız karakterli kişilerin iktidarda olacağına işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün İslam dünyasının bir bölümünde iktidarda olan yöneticiler, Müslüman halka eziyet etmekte, baskıcı ve despot rejimleri ile insanları ezmektedirler. Bir kısmında ise, ehil olmayan yöneticiler nedeniyle halk çeşitli belalara maruz kalmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar, ülke yönetimindeki liderler tarafından baskı altına alınmakta, çeşitli zorluk ve sıkıntılara maruz bırakılmaktadırlar. Müslümanların dinlerini özgürce yaşamaları ve ibadetlerini yerine getirmeleri engellenmekte, ekonomik sıkıntılar yaşamı zorlaştırmaktadır. Peygamberimiz sav’in Hz. Mehdi’nin gelişi ile ilgili bildirdiği hadislerin büyük bir kısmında, Hz. Mehdi gelmeden önce dünyada karmaşa, güvensizlik ve huzursuzluğun hakim olacağı üzerinde durulmaktadır. Savaşlar ve çatışmaların yanı sıra, toplu katliamların yaşanacak olması da bu dönemin belirgin özellikleri arasındadır. Ayrıca hadiste katliamların yaygın olacağına, yani tüm dünya çapında yaşanacağına dikkat çekilmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda iki büyük dünya savaşı yaşanmış ve sırf bu savaşlarda 65 milyon insan hayatını kaybetmiştir. 20. yüzyıl boyunca siyasi nedenlerle katledilen sivillerin sayısının 180 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Bu, daha önceki yüzyıllarla kıyaslandığında olağanüstü derecede yüksek bir rakamdır. Hz. Mehdi’nin çıkışı ile ilgili hadislerde katliamların yaygınlaşmasından bahsedilirken, bu katliamların masum insanları hedef alacağına özellikle dikkat çekilmiştir. Günümüzde hemen hemen tüm savaşlarda asıl hedef sivil halk olmaktadır. Katliamlar ve terör eylemleri de asıl olarak sivil ve masum halka yönelik olarak gerçekleştirilmekte, çoğunlukla çocuklar, yaşlılar ve kadınlar katledilmektedir. Özellikle kendilerini savunma imkanı olmayan bu insanların seçilmiş olması katliamların çapının geniş, hayatlarını kaybeden insanların sayısının yüksek olmasına neden olmaktadır. “Fitne” kelimesi ise “savaş, karışıklık, kavga, ihtilaf” gibi anlamlara da gelmektedir. Kelimenin bu anlamları düşünüldüğünde özellikle son bir asırdır, hadiste de ifade edildiği gibi “kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılan” savaşlar, iç çatışmalar, kargaşalar dünyanın dört bir yanında bitip tükenmeden devam etmektedir. Özellikle geride bıraktığımız 20. yüzyıl “Savaşlar Yüzyılı” olarak anılmaktadır. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl ise savaşlar ve terör olayları ile başlamıştır ve halen de bunlar dünyanın dört bir yanında devam etmektedir. Ahir zamanda, savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe yaşayan insanlar tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair inançlarını yitirirler. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ’ın başlayıp, İslam ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini kaybeder ve fitnelerin artarak devam edeceğine inanır. Nitekim günümüzde de bu ruh halinin örnekleri sık sık görülmektedir. Peygamber Efendimiz sav’in Hz. Mehdi’nin gelişi ve Altınçağ’da yaşanacak olan güzelliklerle ilgili çok sayıda hadisi olmasına rağmen birçok kişi böyle bir dönemin yaşanmayacağını zannetmektedir. İşte bu zan da ahir zaman alametlerinden biridir. Altınçağ, bu ümitsizlik halinin insanlar arasında yaygınlaştığı bir zamanda, Allah’ın insanlara olan rahmeti sayesinde başlayacaktır. 31- Hz. Mehdi’nin Gelişinden Önce Ekonomik Açıdan Nasıl Bir Ortam Olacaktır? Fakirler çoğalacak. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 455 Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, s. 440 Deccal’in zuhurundan üç yıl önce, son derece buhranlı günler olacak, açlık hüküm sürecektir… Kıyamet Alametleri, s. 220 Deccal’ın çıkmasından önce gökyüzü üç sene yağmurunu tutar. Birinci senede normal yağmurun üçte birini tutup üçte ikisini yağdırır. Yeryüzü bitkisinin üçte birini bitirmez. İkinci yılda gökyüzü normal yağmurunun üçte ikisini yağdırmaz. Yeryüzü de bitkisinin üçte ikisini bitirmez. Üçüncü yılda ise gökyüzü yağmurunun tamamını keser, yeryüzü de bitkisinden hiçbirini bitirmez. Ebu Davud, İbni Mace, Taberani; Geleceğin Tarihi 3, s. 241 Peygamberimiz sav’in hadislerinde Hz. Mehdi öncesinde yeryüzündeki halklar arasında açlık ve fakirliğin yaygınlaşacağı bildirilmiştir. Hiç şüphesiz tarih boyunca açlık ve sefalet hep var olmuştur. Ancak ahir zamanda fakirlik tüm dünya genelinde çok büyük bir artış gösterecektir. Ve bu durum da Hz. Mehdi’nin gelişinin habercisi olacaktır. Kuran’da bu durumun Allah’ın bur adetullahı olduğu şöyle haber verilmektedir Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk yoksulluk ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz. Araf Suresi, 94 32- Hz. Mehdi’nin Gelişinden Önce Müslümanların Başlarında Manevi Bir Lider Olacak Mıdır? Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 54 O’nun çıkacağı yıl insanlar hacca başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. Kıyamet Alametleri, s. 168-169 Peygamberimiz sav’in hadislerinde ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz. Mehdi’nin ortaya çıkacağı dönemde İslam ümmetinin başında bir halife yani manevi bir lider bulunmayacağı bilidirilmektedir. Hz. Mehdi, hadislerde tarif edilen böyle bir dönemden sonra ortaya çıkacak ve tüm Müslümanların manevi lideri Hz. Mehdi olacaktır. 33- Hadislerde Hz. Mehdi’nin Çıkışından Önce Gerçekleşecek Olaylar Hakkında Bilgi Verilmiş Midir? Hz. Mehdi’nin çıkışından önce gerçekleşecek olan olaylar hakkında Peygamber Efendimiz sav’in pek çok hadisi bulunmaktadır. Bu hadisler birçok büyük İslam aliminin kitaplarında bizlere nakledilmiştir. Peygamberimiz sav’in hadislerinde Hz. Mehdi’nin çıkışının alametleri olan bu olayları haber veren hadisler, içinde bulunduğumuz dönemin ortam ve şartlarını açıkça tarif etmekte ve çok yakın geçmişte arka arkaya gerçekleşen bazı kritik olayları mucizevi bir biçimde haber vermektedir. Gerek Hz. Mehdi’nin çıkışı, gerekse kıyamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda gerçekleşmeleri belirli bir döneme işaret etmektedir. Ve tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl başından 1979-1980 itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz. Mehdi’nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. En doğrusunu Allah bilir 34- Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametleri Birbiri Ardınca mı Gerçekleşecektir? Hz. Mehdi’nin çıkış alametlerinin bildirildiği hadislerde, bu alametlerin arka arkaya, “bir tesbih taneleri” gibi meydana geleceği ifade edilmektedir. Gerçekten de bu alametler, birbiri ardınca ve Peygamberimiz sav’in bildirdiği şekilde meydana gelmektedir. Hadislerde belirtildiği gibi, dünyanın dört bir yanında kargaşa ve anarşi artmakta, arka arkaya fitneler meydana gelmekte, katliamlar ve büyük felaketler yaşanmakta, yokluk ve açlık artmakta, insanlar büyük sıkıntılar çekmektedir. Tüm bu alametlerin arka arkaya belirli bir dönem içinde gerçekleşiyor olması, Müslümanların asırlardır gelişini bekledikleri Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışının çok yaklaştığını göstermektedir. En doğrusunu Allah bilir. Ben Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali’ye dedim ki, “Bu işin önünde alametler var mıdır?” – ki Mehdi’nin zuhurunu kast ediyor- Dedi ki, “Evet.” Dedim, “Nedir onlar?” Dedi ki, “Beni Abbas’ın helakı, Süfyani’nin ortaya çıkması, Beyda’da batma.” Ben yine, “Bu işin uzamasından korkuyorum” dedim. Dedi ki, “Bu iş tesbih taneleri gibi arka arkaya meydana gelir.” Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 34 Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların ardarda kopması gibi. Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü’s-Sagir, 3/167 Çok acıklı durumlar ve elim manzaralar görülür. Fitneler arka arkaya devam eder… Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 36 Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder… Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26 35- Hz. Mehdi’nin Gelmesinin Yakınlaştığını Gösterecek Olan Alametler Nelerdir? 1 Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerinin Arka Arkaya Meydana Gelmesi Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların ardarda kopması gibi. Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü’s-Sagir, 3/167 2 Fitnelerin Çoğalması Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek “Ey insanlar, emiriniz artık Mehdi’dir” demesine kadar devam edecektir. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23 3 Hz. Mehdi’nin Çıkışından Önce Yaygın Katliamlar Meydana Gelmesi Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… Ölümler ve katliamlar yaygın hale gelecek… Camiü’s-Sagir, 3211, Müsned, 2492, 4391, 392 4 Dünyanın Her Yerini Karışıklık ve Kargaşanın Kaplaması Dünya herc-ü merc* içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin düşmanlığın kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini Mehdi gönderecektir. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman * Herc-ü Merc İnsanlar arasında meydana gelen fitne, fesat, darmadağınık, karmaşık, allak bullak ortam. 5 Kadınlar ve Çocukların Dahi Katledildiği Fitnelerin Yaşanması Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir… El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37 Bu fitnelerin en sonuncusu günahsız insanların öldürülmesidir ki, artık o zaman kendisinden herkesin razı olacağı bir gidişatta olan Hz. Mehdi çıkar.Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat,s. 38 6 Hz. Mehdi Yolların Kesildiği Bir Dönemde Çıkacaktır Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman… El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40 7 Müslümanlara Baskının Artması Rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak, Al-i Muhammed’e düşman kesilir… Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 37 Benden sonra halifeler olur. Halifelerden sonra emirler, emirlerden sonra zalim melikler gelir. Son olarak da Ehl-i Beytimden birisi çıkar. Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 84 8 Mescid ve Camilerin Yıkılması Süfyani kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli adamlardan bir ordu düzenler ve bunlar her tarafa zulmederler. O, medrese ve mescidleri yıkar, rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 35 9 Haramların Helal Sayılması Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra bütün haramların helal sayılacağı bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdi’ye evinde otururken gelecektir. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26 10 Allah’ın Açıkça İnkar Edilmesi Alenen ve apaçık Allah Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi gelmez. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 27 11 İran-Irak Savaşı Ahir zamanda meydana gelecek önemli bir savaş hadiste şöyle haber verilir Şevval ayında ayaklanma Zilkade’de harb konuşmaları, Zilhicce’de ise harb vaki olacak. Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166 Hadiste belirtilen Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları İran-Irak Savaşının gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir Şevval ayında ayaklanma… İran Şahı’na karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 8 Eylül 1976’de olmuştur. Zilkade’de harp konuşmaları ve Zilhicce’de ise harp vaki olacak… Hicri 1400 Zilhicce 1980 Ekim ayında İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştır. 12 Afganistan’ın İşgali Talikan’a Afganistan’a yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah’ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdisinin yardımcılarıdır. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59 Talikan’a yazık oldu… Hadiste Afganistan’ın Hz. Mehdi zamanında işgal edileceğine işaret olabilir. Gerçekten de Rusların Afganistan’ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Bilindiği gibi hadislerde Hz. Mehdi’nin yüzyıl başlarında çıkacağı haber verilmiştir. Hz. Mehdi’yle ilgili diğer pek çok alametin de Hicri 1400 ve Hicri 14. yy başlarına denk gelmesi bu tarihlerin Hz. Mehdi’nin çıkışı hakkında önemli bir işaret taşıdığını göstermektedir. Orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır… Rivayetin bu bölümünde Afganistan’ın maddi zenginlik kaynaklarına dikkat çekiliyor olabilir. Bugün Afganistan’da çeşitli sebeplerle işletilmeye açılmamış büyük petrol yatakları, demir havzaları ve kömür madenleri tespit edilmiştir. 13 Çölde Batan Ordu Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerindendir Ancak bu ordu çöle girdiğinde, Zulhüleyfe denilen yerde öylesine toprağa gömülecektir ki, onların üstte olanları alttakileri, altta olanların üsttekileri kıyamete kadar göremeyeceklerdir. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21 14 Fırat’ın Suyunun Kesilmesi Mehdi’nin alametlerindendir Fırat Nehrinin durdurulması. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 39 15 Ramazan’da Ay ve Güneş Tutulmaları Mehdi için 2 alamet vardır ki, bunun birincisi, Ramazan’ın birinci gecesi Ay’ın ikincisi de ortasında Güneş’in tutulmasıdır. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49 Ramazan’ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 199 Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır, o ayın ilkinde ise Ay kararacak… Mektubat-ı Rabbani, 2/1163 … Güneş’in oruç ayının ortasında, Ay’ın ise sonunda tutulması… Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38 Ramazan’da iki defa Ay tutulması olacaktır. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53 Mehdi’nin gelişi Razaman ayında Ay’ın iki kere tutulmasına sebep olacaktır. Kıyamet Alametleri, s. 200 Mehdi’nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Şarani, s. 440 Yukarıdaki rivayetlerde dikkati çeken en önemli nokta Ramazan ayının ortasında hem Güneş tutulmasının, hem de bir ay içinde “Ay”ın ve “Güneş”in iki kere tutulmasının imkansız olduğunun fark edilmesidir. Bu, normal şartlarda gerçekleşmeyecek bir durumdur. Eğer bu hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayetler arasında çeşitli farklılıklar olduğu göze çarpar. Yukarıdaki 1, 2 ve 3. rivayetlerde Ay, Ramazan’ın birinci günü, 4. rivayette ise sonuncu günü tutulacaktır. Buna göre, yukarıdaki hadis rivayetlerinin toplamından çıkan ortak sonuçlar şunlardır 1. Ramazan ayında Ay ve Güneş tutulmaları olacaktır. 2. Bu tutulmalar ortalı, yani 14-15 gün arayla olacaktır. 3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktır. Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında Hicri 1401’de Ramazan ayının 15. günü Ay, 29. günü de Güneş tutulmuştur. Yine “ikinci olarak”, 1982 yılında Hicri 1402’de Ramazan ayının 14. günü Ay, 28. günü de Güneş tutulmuştur. Ayrıca bu hadisede “Ay”ın Ramazan’ın tam ortasında DOLUNAY halinde tutulması ve dikkatleri çekecek bir alamet olarak belirmesi de son derece anlamlıdır. Bu olayların Hz. Mehdi’nin diğer çıkış alametleriyle aynı dönemde meydana gelmesi ve Hicri 14. yüzyıl başlarında, üst üste iki yıl 1401-1402 mucizevi bir tarzda tekrarlanması rivayetlerin işaretinin bu olaylar olabileceğini kuvvetlendirmektedir. 16 Kuyruklu Yıldızın Doğması Mehdi’nin çıkışından evvel, her tarafı aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır. Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 200 O yıldızın doğması, Güneş ve Ay tutulmasından sonra olacaktır.Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32 Hadislerde belirtildiği gibi – 1986 yılında Hicri 1406da yani 14. yüzyıl başlarında “Halley” kuyruklu yıldızı Dünyamızın yakınından geçmiştir. Bu kuyruklu yıldız parlak, ışıklı bir yıldızdır. – Hareket yönü doğudan batıya doğrudur. – 1981 ve 1982 1401-1402 yıllarında meydana gelen Ay ve Güneş tutulmaları olayından sonra ortaya çıkmıştır. 17 Kabe Baskını ve Kabede Kan Akıtılması Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte Beyt-i Şerif’i tavaf edecekler, sonra Mina’ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 169 İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. Mina’ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır.Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35 Yukarıdaki hadislerde “onun çıkacağı yıl” cümlesi kullanılarak, Hz. Mehdi’nin çıkış tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat çekilmektedir. 1979yılında, hac sırasında gerçekleşen Kabe baskınında aynen böyle bir katliam yaşanmıştır. Çok ilginçtir bu kanlı Kabe baskını da Mehdi’nin diğer alametlerinin gerçekleştiği dönemin tam başında yani Hicri 1400 yılının ilk gününde, 1 Muharrem 1400 21 Kasım 1979 tarihinde meydana gelmiştir. Yine hadis-i şerifte kanların akacağından bahsedilerek öldürme olayına dikkat çekilmiştir. Baskın sırasında Suud askerleri ile saldırgan militanlar arasında meydana gelen çarpışmada 30 kişinin öldürülmesi, bu rivayetin kalan kısmını da doğrulamıştır. 1979 Hicri 1400’da gerçekleşen bu Kabe baskınının ardından 7 sene sonra Hicri 1407 yılında, Hac sırasında çok daha büyük kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu hadisede caddelerde gösteri yapan hacılara saldırılarak 402 kişi katledilmiş, çok fazla kan akıtılmıştır. Beyt-ül Muazzama’nın yanında, Müslümanların Suudi Arabistan askerleri ile İranlı hacıların birbirlerini öldürmeleri ile büyük günahlar işlenmiş, harama girilmiştir. Bu kanlı olaylar, ilgili hadislerde tarif edilen ortamla çok büyük benzerlikler taşımaktadır Resulullah buyurdu Ramazan’da bir seda, Şevval’de bir ses, Zilkade’de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina’da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar.Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31 18 Doğu Tarafından Bir Ateşin Görülmesi “İkdiddurer” isimli kitapta Mehdi’nin zuhur alametleri bahsinde geçiyor Doğuda, semada üç gece görünen büyük bir ateşin çıkması. Mutad alışılmış şafak kızıllığı gibi olmayan bir kırmızılığın semada görülüp ufukta yayılması.Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32 Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166 Bilindiği gibi Temmuz 1991 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında, Kuveyt’e ait petrol kuyularını ateşe vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezi’ni çok büyük bir ateş sarmıştır. Ateşe verilen iki kuyu, Türkiye’nin bir günde çıkarabildiği kadar petrol veriyor ve dumanlar 55 km. uzaklıktaki Suudi Arabistan’dan bile görülebiliyor. Hürriyet, 23 Ocak 1991 19 Sahte Peygamberlerin Çoğalması Her biri Allah’ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16 Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah’dan Resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması.Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 36 20 Dinin Şahsi Çıkarlar İçin Kullanılması Her biri Allah’ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16 Her birisi kendisinin Tek Mabud olan Allah’tan resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması. Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 36 21 Büyük ve Hayret Verici Şeylerin Meydana Gelmesi Onun zamanında büyük hadiseler vuku bulacak. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27 Onun zuhur mebdeleri ve mukaddimeleri çıkış alametleri Resulullah Efendimizin irhasatına benzer. Mektubat-ı Rabbani, 2/258 -İrhasat Hz. Muhammed sav’in peygamberliğinden evvel meydana gelen olağanüstü hallerdir ki, bunlar peygamberliğine delil teşkil eden olaylardandır. Onun zamanında nice hayret veren haller zuhur edecektir. Mektubat-ı Rabbani, 2/258 Hz. Muhammed sav’in doğumundan önce büyük ve olağanüstü olaylar meydana gelmişti. Doğduğu gece yeni bir yıldız doğmuş, ateşe tapan İran Padişahlarının sarayının 14 burcu yıkılmış, İran’da 1000 yıldır yanmakta olan Mecusi ateşi sönmüş, Semavi Vadisi sel suları altında kalmış, Save Gölü kurumuştu. Yukarıdaki rivayetlerde işaret edildiği gibi, Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışı da, Peygamber Efendimiz sav’inkine benzeyecektir. Onun çıkışı döneminde de büyük ve harika olaylar olacaktır. Son 100 yıldır dünya üzerinde meydana gelen büyük olayların bazıları şöyledir Kabe basıldı ve çok sayıda Müslümanın kanı akıtıldı. 2500 yıllık İran şahlığı yıkıldı ve İran Şahı Rıza Pehlevi öldü. Hindistan’ın Bombay kentinde bir fabrikadan sızan gaz kişinin ölümüne yol açtı. İki Müslüman ülke olan İran ve Irak arasında 8 yıl sürecek bir savaş başladı. Ruslar, Afganistan’ı işgal etti. Mexico City şiddetli bir depremle yerle bir oldu. Kuzey Kolombiya’daki Nevado Del Ruiz yanardağı 400 yıldır ilk kez patladı. Eriyen kar ve buzun oluşturduğu çamur yüzünden Armero kenti haritadan silindi. kişi öldü. Bangladeş’teki sel kişinin ölümüne sebep oldu. Hıristiyanlığın merkezi Roma’yı sular bastı. 1986’da Çin’de tarihinin en büyük orman yangını oldu. Hindistan Başkanı Gandi, Mısır Devlet başkanı Enver Sedat, İsveç Başbakanı Olof Palme öldürüldü. Papa II. Jean Paul vuruldu. 1980 yılı başlarında ilk AIDS vakaları tespit edildi. Şu ana kadar on binlerce kişinin ölümüne sebep olan bu hastalığa “Çağın Vebası” ismi verildi. 1986’da uzay mekiği Challenger fırlatılışından sonra infilak etti. 26 Nisan 1986’da Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Santralı’nda şimdiye kadar görülen en büyük nükleer kaza meydana geldi. Birçok Avrupa ülkesi yayılan radyasyondan etkilendi. Ozon tabakasının delinmesi Dünya iklimi üzerinde çok olumsuz etkiler bıraktı. Sovyetler Birliği yıkıldı ve Gorbaçov’la birlikte Bağımsız Devletler ortaya çıktı. Irak’ın Kuveyt’i ilhak etmesinden sonra yıllarca sürecek olan Körfez Savaşı başladı. Ermenistan’daki depremde kent harabeye dönüştü. kişi evini terk ederken, ölü sayısı aştı. 1989 yılında Çin’de komünist bölükler tanklarla öğrencilerin üzerine yürüdü, Tiananmen meydanında 2000 öğrenci öldü. Soğuk Savaş’ın sembolü olan Berlin duvarı inşasından tam 28 yıl sonra yıkıldı. 1990 yılında Kabe’deki tüneldeki izdihamda 1400’den fazla hacı hayatını yitirdi. 1991 yılında Bangladeş’te meydana gelen sellerin sonrasında yaklaşık kişi öldü, on milyonlarca kişi evsiz kaldı. Son 20 yıldır Amerika’da fırtınalar, kasırgalar, hortumlar ve seller durmak bilmedi. Binlerce insan öldü, milyonlarcası evini terk etti ve zarar her seferinde milyar dolarlarla ölçüldü. Bosna ve Kosova’daki katliamlarda yüz binlerce Müslüman öldürüldü ve yüz binlercesi yurtlarından çıkarıldı. Ebola virüsü on binlerce kişinin ölümüne sebep oldu. El Nino tüm dünya ülkelerine çok büyük felaketler getirdi. 19 Ekim 1987’de Londra Borsası çöktü. Yaşanan büyük panik sonucunda 50 milyar sterlinlik değer kaybı yaşandı. 19 Nisan 1995’de ABD’nin Oklahoma kentindeki Federal Binaya yapılan bombalı saldırıda 168 kişi öldü. 22 Mart 1997’de Hale-Bopp kuyruklu yıldızı, saatte 160 km. hızla Dünya’nın 195 milyon km. yakınından geçti. Çıplak gözle izlenebilen Hale-Bopp’un geçişi, tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. 10 Mayıs 1997’de İran’daki şiddetindeki depremde 1500 kişi öldü. 4 Şubat 1998’de Afganistan’daki şiddetindeki depremde 5 bin kişi hayatını kaybetti. 25 Ocak 1999’da Kolombiya’daki 6 şiddetindeki depremde 1171 kişi hayatını kaybetti. 21 Eylül 1999’da Tayvan’daki şiddetindeki depremde 2100’den fazla kişi hayatını kaybetti. 11 Eylül 2001’de ABD’ye, tarihin en büyük terörist saldırısı düzenlendi İki yolcu uçağı, sabah mesaisinin başladığı saatlerde 18 dakika arayla New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu iki gökdeleni vurdu. Ardından bir başka uçak Pentagon’a düştü. Saldırıda beş binin üzerinde insan öldü. Hindistan’da büyüklüğü olan bir deprem meydana geldi ve binlerce kişi yaşamını yitirdi. Avrupa’da yaşanan aşırı sıcaklar 10 binlerce insanın ölümüne neden oldu. senede bir gerçekleşen bir olay meydana geldi ve Mars gezegeni Dünya’ya en yakın konuma geldi. Kasım 2003’te dünyanın en kurak bölgelerinden olan Mekke’de meydana gelen sel felaketinde 12 kişi yaşamını yitirdi. 26 Aralık 2004’te Güney Asya’da meydana gelen son 40 yılın en büyüğü, 1900 yılından bu yana en büyük beşinci olan 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından meydana gelen tsunami, 225 binin üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan bir felakete sebep oldu. Tsunamiler, Güney Asya ülkelerinden Endonezya, Sri Lanka, Hindistan, Malezya, Tayland, Bangladeş, Myanmar, Maldiv Adaları ve Seyşel Adaları’nı hatta 5 bin km uzaklıktaki bir Afrika ülkesi olan Somali sahillerini bile vurdu. 22 Güneşten Bir Alametin Belirmesi Mehdi, Güneş’ten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir.El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49 Güneş bir alamet olarak doğmadıkça Mehdi çıkmaz.Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33 Güneş’te böyle büyük bir patlama olayı ilk kez, içinde bulunduğumuz yüzyılda meydana gelmiştir. Güneş Tutulması 11 Ağustos 1999 yılında gerçekleşen Güneş tutulması yüzyılın son tam Güneş tutulmasıdır. İlk kez bu kadar çok insan Güneş tutulmasını, hem de bu kadar uzun bir süre izleyebilmiş, inceleme fırsatı elde etmiştir. Bu tutulmada dikkat çeken bir nokta da Türkiye’nin bu tam tutulmanın en iyi izlendiği ülkelerden birisi olmasıdır. Bartın’dan Silopi’ye kadar, yaklaşık olarak 12 şehir ve 100 ilçe tutulmayı gözleyebilmiştir. 23 Büyük Şehirlerin Yok Olması Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur.Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38 24 Depremlerin Çoğalması …Depremler çoğalmadıkça, fitneler zahir olmadıkça, cinayetler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz. Kıyamet Alametleri, s. 109 36- Hz. Mehdi’nin Çıkmayacağının Söylenmesi ve Gelişinden Ümit Kesilmesi, Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerinden midir? Peygamberimiz sav’in hadislerinde ahir zaman alametlerinden birinin de, insanların “Mehdi’nin gelmeyeceği yönünde bir ümitsizliğe kapılmaları” olduğu bildirilmiştir. Hadislerdeki işaretlere göre, ahir zamanda savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe yaşayan kimi insanlar, tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair inançlarını yitireceklerdir. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ’ın başlayıp, Kuran ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini kaybedecek ve fitnelerin artarak devam edeceğine inanacaktır. Peygamberimiz sav hadislerinde “Hz. Mehdi gelmeyecekmiş, Hz. Mehdi yokmuş” gibi sözler söylenmesinin Hz. Mehdi’nin çıkış alametlerinden olduğunu şöyle bildirmiştir İnsanların ümitsiz olduğu ve “Hiç Mehdi falan yokmuş” dediği bir sırada Allah Mehdi’yi gönderir… Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55 …Mehdi, Resulullah’ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar… Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55 Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir… El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37 37- Sahte Mehdilerin Çıkması Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerinden midir? Hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışından önce, birçok sahte kurtarıcılar, Mehdiler ve Hz. İsa olduğunu iddia eden insanlar ortaya çıkacaktır. Bu gibi kişilerin ortaya çıkması ise insanların Hz. İsa ya da Hz. Mehdi olduğunu söyleyen herkese şüphe ile yaklaşmalarına neden olacak olabilir. Hz. İsa’nın ve Hz. Mehdi’nin tanınmamalarında bu sahte şahısların varlığı önemli bir etken olacak olabilir. Bu tür sahte kurtarıcıların çıkışına şahıt olmaları insanların Hz. Mehdi’yi de uzun süre tanımamasına neden olabilir. Ancak hiç unutmamak gerekir ki sahte Mehdilerin ortaya çıkışı da Hz. Mehdi’nin gelişinin önemli bir alameti ve müjdesidir. Peygamber Efendimiz sav’in hadislerinde bu müjde şu şekilde haber verilmektedir Her biri Allah’ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16 Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah’dan Resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması. Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 36 Sahte mehdilerin ve mesihlerin bir kısmı çıkmıştır, bir kısmı da ilerleyen yıllarda çıkacaktır. En doğrusunu Allah bilir. Şüphesiz, sahte mesihlerin yalanlarının tümüyle ortaya çıkacağı günler ise çok yakındır. Çünkü Peygamberimiz sav yalancıların ardından Hz. İsa’nın geri dönüşünü ve Hz. Mehdi’nin gelişini de müjdelemiştir. 38- Hz. Mehdi, Kendisinin Mehdi Olduğunu Söyleyecek midir? Hadislerde Hz. Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirilmektedir. Bu da Hz. Mehdi’nin, kendisini hiçbir zaman Mehdi olarak ilan etmeyeceğini göstermektedir. Hatta insanlar ona gelip “alametler sende mevcut, sen Mehdi’sin” dedikleri halde o yine reddedecektir. Ancak “ölümle tehdit” edildikten sonra, insanların kendisine biat etmesini kabul edecektir. Peygamberimiz sav’in hadislerinde bu konu şöyle bildirilmektedir İnsanlar nihayet Mehdi’ye gelirler ve Rükun ile Makam arasında, kendisi istemediği halde ona biat edeler. “Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz” derler. Yer ve gök ehli ondan razı olur. Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 31 Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. Medine halkından bir kişi koşarak Mekke’ye çıkar. Mekke halkından bir grup onu, istememesine rağmen bulunduğu yerden çıkarırlar. Hacer-i Esved’le Makamı İbrahim arasında ona biat ederler. Sünen-i Ebu Davud, 5/94; El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20 Neticede istemediği halde Ehli Bedir sayısınca insan ona, Rükun ile Makam arasında biat eder. Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 34 … Ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz, ona biat ediniz. Çünkü o yerde de gökte de Mehdi’dir. Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 35 … Onu tekrar Mekke’de bularak yine, “Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim” derler. Bunun üzerine o “Ben aradığınız değilim” der ve tekrar Medine’ye gider. Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner. Mekke’de kendisini Rükün da bularak şöyle derler “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğunu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun” derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder. El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40 Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir ve “Bizim için kalk artık”der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez. İbn Ebi Şeybe, c. VII, Abdurrezzak H. 20771, c. XI, s. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52-53 Hz. Fatima’nın soyundan gelen Mehdi, Mekke’de meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir. Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52-53
mehdi nin çıkış alametleri sizi çok şaşırtacak